Sağlık nedir?

Sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Sosyal, ekonomik, kişisel durumlar ve çevre insan sağlığını etkileyen önemli faktörlerdir.  Yalnızca hastalık ve yaralanma gibi durumların bulunmaması insanın sağlıklı olduğunu göstermez.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Kasım 1986 yılında Kanada’nın Başkenti Ottawa Şartında, sağlığı geliştirme ve güçlendirme programını kabul eder. Sağlığın geliştirilmesi, insanların kendi sağlıkları üzerindeki kontrollerini arttırmalarını ve sağlıklarını geliştirmelerini sağlama sürecidir. Sağlığın korunması ve geliştirilmesine yönelik davranış değişikliği oluşturmak amacı ile verilen sağlık eğitimine, organizasyonel, ekonomik ve çevresel tabanlı tüm desteklerin bileşimi‚ Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi (Health Promotion) olarak adlandırılmaktadır.

  • Sağlık nasıl oluşur ve  nasıl korunur?

Sağlığın oluşumu ( Salutogenese), Salus Latince’de, sağlık  ve iyilik  anlamına gelmektedir. Genese doğum ve oluşum anlamına gelen Yunanca kökenli bir kelimedir.

Sağlığın oluşunda rol oynayan değişik faktörler vardır. Yukarıda belirtildiği gibi, bedensel, psikolojik, sosyal, çevresel ve kişisel faktörlerdir ve bunlar birbirlerini karşılıklı etkilerler. Bu bir durum değildir,  dinamik bir süreç olduğu gibi sürekli değişen bir olaydır.

İlk kez 1970 yılında İsrailli Tıp Sosyoloğu Aaron Antonovsky’nin farklı etnik kökenden, Menopoz döneminde olan kadınlar üzerinde yaptığı bir araştırma ile gündeme gelmiştir. Söz konusu araştırma 1939 yılında çeşitli Nazi toplama kamplarında bulunan, yaşları 16 ile 25 arasında olan kadınlar üzerinde yapılmıştır. Bedensel ve psikolojik sağlık durumları kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda kontrol grubunun % 51 inin, toplama kamplarında kalan grupta ise % 29  unun  sağlık durumlarının iyi olduğu ortaya çıkmaktadır.

Oysa Nazi toplama kamplarında çok kötü şartlarda kalmalarına rağmen, beklenmeyen bu sonuç bazı soruları da beraberinde getirmiştir.

  • Bu insanların sağlığı neden bozulmamıştır?
  • Ne gibi koşullar, güç veya düşünce bu insanların sağlıklı olmasını sağlıyor?
  • Bu kişilerin sağlıklarını koruyan etken nedir?

Antonovsky’nin vardığı sonuç, insanların farklı iç kaynaklara (iç güce) sahip olduklarını ve zorlukların önlenmesinde aktif hale getirip iç kaynaklarını kullandıkları düşüncesidir. Generalized Resistance Resources (GRR), yani genel direnç kaynakları olarak nitelendirmektedir. Bu hem her toplumda hem de her bireyde vardır. Toplumdaki bu güçler, örneğin var olan sosyal yapı, sosyal ağ örgüsü, politik ve ekonomik güvence ve barıştır. Bireydeki güçler ise, bilgisi, zekası, problemleri çözme kabiliyeti, kişiliğin güçlü olması, sosyal destek, sosyal ve  kültürel bağlılık.

Antonovsky Salutogenese yani sağlığın  nasıl oluştuğunu  geliştiriyor. Sense of coherence (SOC)  tutarlılık duygusu kullanıyor. Antonovsky’nin Tutarlık duygusu(SOC) üç elementten oluşur: Bunlar şunlardır:

  • Olayı anlama ve kavrama bilme özelliği,
  • Olayın olabilme özelliği,
  • Olayla uğraşma değerin olabilirliği.

Olayın anlama ve kavrama bilme özelliği: 

Yukarıda anlatıldığı gibi  kişinin iç dünyasından ve  dış dünyasından  gelen uyarılar zihinsel olarak algılanır, bunlar bir  yapıda düzenlenir ve  açıklanması mümkündür. Bu olaylar kaotik değildir, düzensiz değildir ve açıklanmaz olaylar değildir. Ölüm, savaş veya  başarısızlıklar ani olarak ortaya çıkabilirler. Fakat kişi bu olayları  anlayabilir ve açıklayabilir. O zaman bu olaylar kişiyi çok sıkıntıya sokmaz. Bu olaylarla kolay baş edebilir. Ama bazı insanlar bu olayları anlayamaz ve kavrayamaz, o zaman bu olaylar kişiyi psikolojik ve sosyal olarak ezebilir.

Olayın olabilme özelliği:

Kişi olayları karşılama gücüne sahiptir. Bu güçle olayları kontrol  altına alabilirim duygusuna sahip olur. Bazen tek başına gücü yetmez, fakat kimden yardım alabileceğini bilir. Örneğin; eşinden, arkadaşlarından, babasından, meslektaşlarından, doktorundan, avukatından, üye olduğu partiden, dernekten, inandığı güçten, Allah’tan vb.  Böylece yalnız kalmaz ve olaylar altında ezilmez.

Olayla uğraşma değerin olabilirliği:

Burada,  yaşamın bir emosiyonal bir anlamı olduğuna inanır. Yaşamada oluşan bir takım sorunlar uğraşmaya değerdir ve bunlarla uğraşmak gereklidir.  Bu zorlukları yendikçe kişi daha da güçlenir.

Sağlık ve Hastalık Antonovsky için hem subjektif deneyim hemde objektif  faktörlerle belirttiği bir durumdur. Kişide hem sağlıklı hemde hastalıklı taraf olur. Hiç bir zaman kişi tümden sağlıklı olamaz. Bu  dünyada yaşayan kişi ne tam sağlıklıdır ne de tam hastalıklıdır. Bir süreçte bulunuyor, bu süreç hem hastalıkla hem de sağlıkla iç içedir. Sağlık bir çok dimensiyonu(boyutu) olan bir olaydır ve bu sosyal ve kültürel anlayış ile ilişkilidir.

Sağlığı teşvik ve geliştirme programına ’Salute’ aslında sağlıklı olma olanaklarını artırmak isteyen ve böylelikle kendisini günlük olarak daha iyi hissetmek isteyen  herkes başvurabilir veya  çeşitli bedensel, psikolojik ve sosyal   eksiklikleri ve rahatsızlıkları olan  kişiler de  saluta programından yararlanabilirler. Kronik bedensel ve psikolojik hastalıkları olan kişiler de  bu programdan yararlanarak,  bu hastalıklarla nasıl daha iyi yaşayabilir öğrenirler. Bu kişinin yükünün daha az olmasını sağlar. Bu programın  içeriği hem bedensel hem de psikososyal  kaynakların   algılanması ve bunları daha aktifleştirerek sağlığı  daha güçlendirmek hem de bu gücü korumaktır. Bunu kişi nasıl başarabilir?  Bu konsepti  şu düşünceler ve  uygulamalar oluşturur:

  • sağlıklı beslenmeyi öğrenerek ve bunu  uygulayarak,
  • yeterli ve düzenli hareket yaparak,
  • günlük haz veren olayları yaşayarak,
  • stres ile baş ederek
  • pozitif sosyal iletişimde bulunarak,
  • zihinsel olarak sağlığı geliştiren ve güçlendiren  bir anlayışa sahip olmak ve  kendisini gerçekleştirmek,
  • kendi değer yargılarına sahip çıkmak ve bunlara göre yaşamak, kendisine yabancılaşmamak,
  • hedeflerini bilmek ve bunlara ulaşmak için gerekli çalışmaları yaparak onları gerçekleştirmek

Salut Programı sosyal gruplara da  uygulayarak genişletilmiş. Ailedeki tutarlılık duygusu ile memnun olma arasında  pozitif  bir ilişki bulunmuştur. Aile içindeki tutarlık duygusunun artması, onların  örneğin strese  karşı koyma ve onunla  baş etme kabiliyetini  artırır. Kişiler kendi çatışmalarına karşı koyar ve onlarla daha kolay mücadele eder. Bu çatışmaları, zorlukları  bir şans olarak görür ve bunları nasıl kendi yararına kullanabilir diye düşünür.